Şu üç vakitte, farz namazları ile cenaze namazını kılmak ve ti'âvet secdesi yapmak, caiz değildir : 1- Güneş doğup yükselene k...
1- Güneş doğup
yükselene kadar,
2- Güneş, tam
tepe noktasında olduğu zaman,
meyledene kadar,
3- Güneşin,
kızarmaya başlamasından batışına kadar. Fakat, o günün ikindi namazı, bu
kaideden müstesnadır. Onun edası, güneş batarken de caizdir. Kâdîhân'da da
böyledir.
Şeyhü'I - İmâm Ebû Bekr Muhammed bin Fadl : «İnsan
güneşi gördüğü müddetçe, işte o tulu'dadır.» demiştir. Hulâsa'da da
böyledir.
Bu, cenaze namazının ve tilâvet secdesinin mubah olan
vakitte yerine getirilmeyip de, tehir edilmiş bulunduğu zamandır. Aslında,
vaktinde edâ edilmeleri mümkünken, bunları teTıir etmek, katiyyen caiz
değildir.
Ancak, cenaze namazını bu vakitlerde kılmak vacib ise ve
o vakitlerde de kılınmış ise, bu da caizdir. Çünkü o, vacib olduğundan, nakıs
olarak kılınmış olur. Sirâcü'I - Vehhâc'da da böyledir.
Fakat, efdal olan, tilâvet secdesini geriye bırakmaktır.
Cenaze namazının geciktirilmesi ise, mekruhtur. Tebyîn'de de
böyledir.
Kerahat vaktinde, vaktinde kılınmayan farz ve vitir gibi
vacib namazların kaza edilmeleri de caiz olmaz. Müstesfâ'da ve Kâ-fî'de de
böyledir.
Kerahat vakitlerinde, nafile namazları kılmak-caizdir,
fakat mekruhtur. Kâfî'de ve Tahâvî Şerhi'nde de böyledir.
Bir kimse, güneş doğarken veya batarken, nafile namaza
başlamış olsa da, namazda iken kahkaha ile gülse, abdesti bozulmuş olur. Fakat,
o gönün ikindi namazını kılmakta olan kimse, böyle bir sev yapmış olsa, abdesti
bozulmaz. Çünkü, farz bir namazı kaza ederken kahkaha ile gülen kimsenin bu mekruh vakitte abdesti bozulmaz. Fetâvâyi
Kâdîhân'da da böyledir.
Mekruh olan vakitlerin haricinde, namazda kahkaha ile
gülen kimse, hemen, namazı bırakır ve yeniden abdest alır ve kılmakta olduğu
namazı da yeniden kılar. Zahirü'r - Rivâyede : «Şayet o namazı, o halde
tamamlamış olsa, başlamış olmasından, dolayı, kendisi yapması gereken şeyi
yapmış ve borçtan kurtulmuş olur.» denilmiştir. Fethü'l - Kadîr'de de
böyledir.
Fakat, bu kimse, gerçekten kötü bir iş yapmış olur.
Ancak, abdesti ve namazı yenilemek gibi bir şey, o adama lazım gelmez. Tahâvî
Şerhi'nde de böyledir.
Bir kimse, nafile bir namazı, kerahat vakitlerinin
birinde kaza eylese, namazı caiz olur; fakat bu, günahtır. Serahsî'nin
Mu-hıyt'inde de böyledir.
Mekruh bir vakitte, namaz kılmayı adamış olan bir kimse,
adadığı namazı, o kerahat vaktinde kılsa, sahih olur; fakat, kendisi günahkar
olur. Bu şahıs için uygun olan, o namazı, mekruh olmayan bir vakitte kılmaktır.
Bahrü'r - Râık'ta da böyledir.
Bir kimse, zaman belirtmeden veya mekruh vakitlerin
dışında kılmak üzere, namaz nezretmiş
(adamış) olsa, bu namazı, mekruh
vakitlerin birinde kılması, asla caiz olmaz. Evceh olan da. budur. Şerh-i
Münyetü'l - Musallî li - Eımîril - Hacc'da da böyledir.
Dokuz vakitte de, farzlar kıhnabilir, fakat nafileler
kılınmazlar. Nihâye'de ve Kifâye'de de böyledir,
Bu vakitlerde, farz namazlarının kazası, cenaze namazı
ve tilavet secdesi de caiz olur. Fetâvâyi Kâdîhân'da da böyledir
Feteva-i Hindiyye (Feteva-i Alemgiriyye), Namaz,1/182-183.
Hiç yorum yok