Grid

GRID_STYLE

Classic Header

{fbt_classic_header}

Header Ads

//

Canlı Akış

latest

İstiğase Şirk Değildir Diyenlerin Delilleri ve Cevapları

 CEVAP: 

Yukarıda şirk diyenlerin, sözlerine delil getirdikleri ayet ve hadislere baktığınızda haklı gibi gözükürler. Çünkü getirdikleri ayet ve hadisler doğrudur. Şirk diyenlerin bu ayet ve hadislere yaptıkları yorumlar ilk bakışta konuyu her yönüyle bilmeyenler açısından doğrudur. Fakat işin aslı zannettiğiniz gibi değildir. Aynı sihirbazların yaptıklarına insanların inanması gibi. Aradaki fark, bunlar müşrikler hakkında inen ayetleri ve hadisleri kafalarına göre yorumlayıp Müslümanlara yöneltmekle kandiriyorlar, Sihirbazlar da el çabukluğu teknoloji ve diğer aletlerle kandırıyorlar. Bu konunun doğru olarak anlaşılması, her iki tarafın da en güçlü itiraz ve cevaplarını ortaya koyup okuyucuya analiz yaparak karar verme imkan vermekle olur. İstiğase'nin şirk olmadığını anlayabilmemiz için önce şirk olduğunu söyleyenlerin itirazlarını tek tek cevaplamamız gerekir. Sonra Allah'dan başkasından yardım istenilir mi? İstiğasede Allah'a has bir sıfat yardım istenilen insana vermiş olunur mu? Allah (Celle Celâluhû) yardıma çağırılan insana yardım etme izni, ilim, gücü verir mi; vermiş midir?


Allah'ın veli kullarının; Allah'ın kendilerine verdiği ilim ve güçle uzaklardakileri görüp onlara yardım etme, ölüleri diriltme ve daha bir çok kerâmetleri olduğunu, bunu söyleyen ve kabul eden İbn Teymiyye ve diğer alimlerin sözleriyle açıklayacağız. Niçin Allah'dan değil de bir kuldan yardım istenilir? Şirk diyenlerin müşrikler hakkında inen ayetlere Müslümanlan katıp şirk ile ithamları doğru mudur? İstiğaseyi bize yapmamızı öğreten ve tavsiye eden Rasûlullâh'dan deliller getirilecek; Rasûlullah'ın kabrine gidip istiğasede bulunan Sahabeler ve özellikle ayağı uyuştuğunda "Ey Muhammed Yetiş" diyerek istiğasede bulunan Sahabe'den getirilen deliller itiraz cevap şeklinde açıklanacak. Imam Ahmed gibi istiğasede bulunan Selef ulemasından ve diğer alimlerin tatbiklerini ve istiğasenin caiz oluşu hakkındaki sözleri göstereceğiz.


İşte kardeşlerim bu bilgilerin açıklandığı yaklaşık 170 sayfalık delilleri okumadan; müşrikler hakkında inen ayet ve hadislerin zahirine ve şirk diyenlerin iki sayfalık yorumlarına bakacak olursanız, onlara inanırsınız. Bunun sonucu olarak ta bilmeden Rasûlullâh'ı, Sahabe'yi, Selef ulemasını ve günümüzde istiğasede bulunan milyonlarca Müslümanı şirk işleyen müşrik konumuna koyup tekfir edersiniz. Şimdi bu dediklerimizi her iki tarafın delilleri ile birlikte açıklayalım.


Yalnız Senden Yardım Dileriz' Ayetinin Açıklaması


" el-Fâtiha 1/4.  İtirazcıların, yani Selefi görüşü üzerine olduğunu iddia edenlerin getirdikleri ayet “İyyâke na'budu ve iyyâke nestaîn.' "Ancak sana ibadet eder ve yalnız senden yardım dileriz".


"Sizden her biriniz bütün ihtiyaçlarını Allah'dan istesin. Hattâ pabucunun tasması kopsa bile." Bazıları bu ayet ve hadisin zahirde anlaşılan manalarını delil getirerek, Allah'dan başka kimseden yardım istenilmeyeceğini, isteyenlerin de şirk koşmuş olacağını söylüyorlar. Konuyu her yönüyle bilmeyen İnsanları, ayetlerin hadislerin zahiren anlaşılan manaların yapılan yorumlarla eksik çarpıtılmış bilgilerle kandırıyorlar. Nasıl mı? Açıklayayım: Yukarıdaki ayeti ve hadisleri zahirine göre anlayıp her halükarda yanlızca Allah'dan yardım istenileceği manasında düşünecek olursak bir çok kimseden yardım istememiz hatta bir su bile istememiz şirk olurdu. Böyle bir şey olmayacağına göre ayette ve hadiste ifade edilmek istenen asıl mana nedir? Bu Ayet ve hadislerde kast edilen isnad-1 hakiki'dir. Yani bir kimseden yardım isterken, itikadımız/niyetimiz iki şekilden biri ile olur.


Birincisi Yardım istediğimiz insan, Allah'dan bağımsız olarak bize yardım edemez. Bizi duyup yardım edip edebilmesi için gereken, idrak/güç/elini kaldırma ve yardım etme gibi fiillerini yaratanın ve bu güçleri/ imkanı yardım istenilen kişiye verenin Allah olduğu bilinciyle yardım istemek şirk değildir.


İkincisi Yardım isteyen; yardım istediği kişinin, yardım edebilmesi için gereken, duyma/görme/güç/idrak gibi sıfatları ve fiilini yaratanın Allah olmayıp ta onun Allah'dan bağımsız olarak yardım edebileceğine inanarak yardım isterse, böylesi bir durumda, ister yakında ister uzakta olsun, Allah'dan başkasından yardım istemek şirktir. Çünkü Allah'a ait sıfatları bir başkasına vererek onu Allah'a ortak koşmuştur.


İkincisindeki gibi bir ayırım olmasaydı, yani yardım istenilenin fiilerini Allah'ın yarattığı inancı olmaksızın yardım istemek kast edilmiş olsaydı herkesin durumu vahim olurdu; çünkü başkalarından her isteğimiz sirk olmuş olurdu.


Bizi Sırat-ı Müstakim'e sevket” âyeti, bir Cümle-i Müste'nefe olmakla geçmiş kelâmdan hâsıl olabilecek ve akla gelebilecek bir suâlin cevabı ve açıklaması olur. Sanki, “hangi hususta sadece Allahdan yardım istiyorsun❞ suâline bir cevab veriliyor ve “bizi Sırât-ı Müstakîm'e hidâyet et, bu noktada yardımı sadece senden bekliyorum” deniliyor. Bu yüzden denilebilir ki, bu âyetten anlaşılan, yalnız ondan yardım istemenin yeri hidâyet ve ibâdettir.


Tefsîrcilerin "ibâdeti sadece sana yaparız” manası mutlak olup başka kat'î delîllerden hareketle verilmiştir. "Sadece senden yardım isteriz" manası ise mutlak değil "hakikat"ı bakımındandır. Bunun inkâr edilemez delîllerinden biri de yaratılanlardan dahi yardım istenilebileceğine ve onların da başkalarına yardım yapabileceğine dâir gelen naslardır. Kaldı ki, hidâyette bile sebep olma yoluyla mecâzen başkalarından yardım istenebilir. Çünkü, bir yanda “Şübhe yok ki sen (ey Rasûlüm!) sevdiğini hidâyet edemeyeceksin (Kasas:56) buyrulurken öte yanda da "hiç şübhe yok ki sen (ey Rasûlüm!) elbette sırât-ı müstakîm'e hidâyet edersin" (Şûrâ:52) buyrulmaktadır. Yapılması câiz hattâ vâcib olanı yapandan istemek nasıl şirk olabilir? Hâsılı bu “sadece senden yardım isteriz" âyetindeki yardım isteme hakikat ma'nâsında olup, tevessüldeki yardım isteme ise sebep olma alâkası ile mecâzî bir yardım istemektir. Dolayısı ile aralarında çelişki yoktur.


Ayetlerin tamamı zahirine göre değerlendirilmez. Selefi görüşü üzere olduğunu iddia edenler, işlerine geldiğinde ayet ve hadislerin zahirine yapışıp te'vil etmezler. İşlerine gelmediği zaman da te'vil edip yorum yaparlar.. Burada her ikisini birden yapıyorlar. Bir yandan zahir manayı ortaya atıyorlar, biz delil getirince de bu sefer ayet ve hadisleri te'vil edip yorum yapıyorlar. Kur'an da "Sadece senden yardım isteriz" Fatiha Süresi haricinde başka bir yerde rastlanmaz. Aksine bir çok yerde "Mü'minlerin birbirlerine yardım etmeleri, birbirlerini veli edinmeleri" tavsiyesi vardır. Allah: “Allah'ın yardımcıları olunuz”. (Saff:14) diyerek Mü'min kullarından kendisine yardım istemektedir. Tabii Allah'a yardım, Peygambere yardım anlamınadır. Peygambere yardım eden insan, diğer insanlara da yardım eder. Eğer bu "Senden yardım isteriz" Âyetini, mutlak mânada "Ancak senden yardım isteriz." anlamında alırsak -ki böyle birşey muhaldir, imkansızdır- o zaman Allah'dan başkasından yardım isteyen bütün Müslümanlar müşrik olur. Hasta olanın doktordan, malı çalınan polisten insanların da birbirilerinden yardım istemesi şirk olurdu. Velhasıl Esbaba Tevessülü (sebeplerden faydalanmayı) ortadan kaldırmak gerekir. Bu da pratik hayatı yok etmek olur.


Biz bunları söylediğimizde şöyle dediler: "Bu ayetten kasıt: seni gören, yanında olup seni işitenden yardım istenir; fakat yanında olmayan, seni işitmeyen ve görmeyen kerâmet sahibi bir veliden veya vefat etmiş Rasûlullâh'dan ancak Allah'ın (Celle Celâluhû) yapabileceği olağanüstü bir işi, yapamayacak olandan istemek olup şirktir”. Bu, haklı çıkmak uğruna haktan ayrılıp, nefislerine ve hevalarına uyarak yaptıkları batıl bir yorumdur. Fatiha suresindeki ayet hakkında tefsirlerde; seni gören, yanında hazır olan, seni işiten gibi sıradan olan istekler istenir. Yanında olmayan seni işitmeyen görmeyen kerâmet sahibi bir veli veya Rasûlullâh'dan istenmez, diye izahat yoktur.


Fatiha suresindeki ayet hakkında tefsirlerde "sıradan istemeler ile olağanüstü yardım istemeler arasında bir ayırıma gidilir" diye ne Selef ulemasından ne de tefsir alimlerinden bir ayırım yoktur. Kitabımızın Teberrük bölümünde geçtiği üzere Sahabe bir çok konuda gelip Rasûlullâh' dan yardım istemiştir. Kimi kopmak üzere olan kolu için yardım istemiş. Kimi unutkanlığını gidermesini için yardım istemiş,


Rasûlullâh (Sallallâhu Aleyhi ve sellem) Rebi'a b. Ka'b el'Esleme'ye "Dile benden (ne dilersen)!" buyurdu. Rebi'a b. Ka'b el'Esleme "Senden cennette seninle beraberlik diliyorum!" dedi.



Sahabe susuz kaldıklarında Rasûlullâh'dan yardım istemiş. Rasûlullâh' in kabrine gelip ümmeti için dua etmesini istemiş. Ayağı uyuşan sahabe "Ya Muhammed" diyerek vefat etmiş Rasûlullâh'dan yardım istemiş. Rasûlullâh Issız bir yerde sıkıntı anında gaipten "ey Allah'ın kuları bana yardım edin" diye yardım istememizi söylemiş. Hazreti Süleyman, üç aylık mesafedeki Belkıs'ın tahtının getirilmesini insan ve cinden istemiş.


"Sizden her biriniz bütün ihtiyaçlarını Allah'dan istesin, hattâ pabucunun tasması kopsa bile. Çünkü Allah tamirini müyesser kılmadı mı, onu tamir edemez.' " Tirmizî, Deavât 117



Bu hadiste geçen “Çünkü Allah tamirini müyesser kılmadı mı onu tamir edemez." İfadesinden anlaşıldığı üzere, yardımını istediğimiz insanın Allah'ın izni olmadan istediğimizi yapma gücüne sahip olmadığını ve hakiki failin Allah olduğunu bilip ona göre istememiz gerektiğidir. Allah Zat-ı şerifini devre dışı bırakıp putlarından yardım isteyen müşriklerin itikadi gibi bir düşünceyle hiçbir kimseden bir şey istemememiz gerektiğini buyuruyor. Hal böyle olunca “istemeyin!” şeklinde ayet ve hadisin zahir manalarını alarak insanları tekfir etmenin hata olduğu anlaşılır.


Selefi görüşü üzerine olduğunu iddia eden kardeşlerimiz sadece ve sadece Allah'ın (Celle Celâluhû) yapabileceği bir işi, yapamayacak olana verip istemek şirktir, dediler ki bu doğrudur:


Eğer ortada bir iş var onu sadece Allah (Celle Celâluhû) yapabilir ve hiç kimseye de yapma izni ilmi gücü vermemişse sadece O'nun yapacağı bir işi yapamayacak olan bir insandan veya melekten veya cinden istemek şirktir. Fakat Allah (Celle Celâluhû) sadece kendi yapabileceği işi yapma iznini/ilmini/gücünü yarattığı bir kula verirse; artık bu iş o kulun da yapabileceği bir iş olur. Bu durumda imkan izin güç verilenden olağan üstü şeyleri istemek şirk olmaz. Çünkü ona verilen bir imkanı ondan talep etmek olur. Aynı bir kimseden su istemek gibi arada fark yoktur. İkisi de sadece Allah'ın (Celle Celâluhû) yapabileceği işler iken izin vermesi ile kullarının da yapabileceği birer iş oldular.


Meseleyi daha iyi anlamak açısından, Allah'a (Celle Celâluhû) has, ancak Allah'ın yapabileceği işler ile Allah'ın izin verip te kulların yapabileceği işleri ayırt etmek lazım.


Hiç yorum yok